Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Nicholas Barrack, yaptığı son açıklamada, Suriye’de yeni bir “güvenlik ve siyasi denge” oluşturulması hedefiyle Türkiye, ABD ve HTŞ arasında bir işbirliği planının gündemde olduğunu söyledi. Barrack’a göre bu plan, “Suriye’nin geleceğini şekillendirecek geniş kapsamlı bir entegrasyon süreci”nin parçası.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre söz konusu plan, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yeni Suriye yapısına dahil edilmesi, bölgesel ilişkilerin yeniden tanımlanması ve ateşkes sürecinin uluslararası destekle güçlendirilmesini öngörüyor. Ancak Washington’un “barış ve istikrar” söylemiyle örtmeye çalıştığı bu yeni yapılanma, sahadaki birçok aktör tarafından direniş eksenine karşı yeni bir baskı stratejisi olarak okunuyor.
Analistler, HTŞ’nin İran ve Hizbullah’a karşı cephede ön plana çıkarılmasının, ABD’nin dolaylı vekil güç politikasının devamı olduğuna dikkat çekiyor. Ankara’nın bu süreçteki rolü ise dikkatle izleniyor. Zira Türkiye’nin hem Şam’la normalleşme sürecini sürdürmesi hem de ABD ile sahada koordinasyon içinde hareket etmesi, dengeleri daha da karmaşık hale getiriyor.
Bölgedeki kaynaklar, Washington’un bu adımla İran etkisini sınırlamayı, Suriye’nin kuzeyinde kendi denetiminde bir “güvenli bölge” tesis etmeyi ve direniş hattının lojistik damarlarını kesmeyi hedeflediğini ifade ediyor. Ancak sahadaki dinamikler, bu planın uygulanabilirliğinin ciddi soru işaretleri taşıdığını gösteriyor.
Direniş eksenine yakın çevreler ise ABD’nin bu yeni girişimini, “başarısız olmuş vekâlet savaşının yeni versiyonu” olarak nitelendiriyor ve Suriye halkının kendi kaderini belirleme hakkının dış müdahalelerle yeniden gaspedilmek istendiğini savunuyor.
Washington’un açıklamaları sahada yeni bir çatışma dalgasının habercisi olarak görülürken, gözler şimdi Türkiye’nin bu sürece vereceği somut yanıta çevrilmiş durumda.
yorumunuz